Tip 2 Diyabet

Tip 2 Diyabet Nedir?

Halk arasında Şeker Hastalığı, tıp dilinde Diabetes Mellitus olarak adlandırılan diyabet; kandaki şeker (glukoz) düzeyini dengeleyen insülin hormonunun eksikliği ve/veya yeterince salgılanmasına rağmen vücutta kullanılamaması sonucu oluşan ve hiperglisemi diye adlandırılan kan şekeri yüksekliği ile seyreden, kronik, ilerleyen ve ömür boyu süren bir hastalıktır.

Tip 2 diyabet, İnsüline Bağımlı Olmayan Diyabet ya da Geç Başlangıçlı Diyabet olarak da adlandırılır. Tip 2 diyabetli kişilerin başlangıçta genellikle insülin gereksinimleri yoktur.

Yüksek beden kitle indeksine sahip obez insanlarda yavaş yavaş, uzun bir süreçte ortaya çıkmakta olan tip 2 diyabet, obezite ile doğrudan bağlantılıdır.

Tip 2 diyabetli kişilerde erken tanı ve tedavi yapılmazsa ölüme bile yol açabilen ciddi rahatsızlıklar gelişebilir. Başlangıcında tespit edilip tedavisine başlanan diyabet vakalarında organ hasarı önlenebilir. Fakat geç teşhis edilen veya ilerleyen dönemde kan şekeri yüksekliğinin hasta tarafından önemsenmediği durumlarda önemli hayati organ hasarları ile karşılaşılabilir.

Diyabetin olumlu yanı tedaviye çok iyi yanıt veren bir hastalık olmasıdır. Diyabet tanısından sonra tedavisinin gereklerine uyan, kontrollerini düzenli yaptıran, diyabet eğitimi almış ve yaşam tarzını uyarlayabilmiş hastaların normal ve üretken bir yaşam sürmeleri mümkündür.

Tip 2 diyabet, 45 yaşından büyük aşırı kilolu kişilerde daha yaygındır. Bununla birlikte, artan obezitenin bir sonucu olarak, çocuklarda ve genç erişkinlerde de yaygın hale gelmektedir. Diyabetin en yaygın tipi olup tüm diyabetlilerin %90-95’ini oluştururlar.

Tip 2 Diyabet Belirtileri

Tip 2 diyabet hastalığının belirtileri dikkat çekmeyecek kadar belirsiz olabilir ve genellikle yavaş ilerler. Erken safhada çok nadir belirtileri görülen bir hastalıktır. Dünyada, diyabetli birey sayısı kadar da şeker hastası olduğu halde bunu fark etmemiş gizli şeker hastası insan yaşamaktadır. Yani her iki şeker hastasından biri, hasta olduğundan haberdar değildir.

Diyabet Belirtileri

Aşağıdaki belirtiler tip 2 şeker hastalığı açısından önemlidir:
- Çok sık idrara çıkma (Poliüri)
- Çok su içme (Polidipsi)
- Çok yemek yeme isteği (Polifaji)
- Ağız kuruluğu
- Halsizlik, çabuk yorulma
- Gece idrara çıkma
- Tekrarlanan mantar enfeksiyonları
- Bulanık görme
- İnatçı enfeksiyonlar
- Kaşıntı
- Ciltte, genellikle koltuk altında ve boyunda koyu renkli bölgeler oluşması

Tip 2 Diyabet Nasıl Oluşur?

Sağlıklı bir bireyde kan şekeri (glukoz) düzeyi açlık halinde 70-100 mg/dl, tokluk halinde (yemekten 2 saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığı açısından şüphe ettirir. İnsan vücudundaki hücrelerin en büyük enerji kaynağı glukozdur. Pankreastan salgılanan hormonlardan biri olan insülin, vücuttaki glukoz metabolizmasını düzenler. İnsülin hormonun eksik salgılanması ya da hiç salgılanmaması sonucu seyreden kan şekeri yüksekliği şeker hastalığına sebep olur.

İnsülin Nasıl Çalışır?

İnsülin, dalağın üst kısmında yerleşik bir organ olan pankreas bezinden salgılanan bir hormondur.

- Pankreas kan dolaşımına insülin salgılar.
- İnsülin hücrelere şekeri taşımak üzere dolaşıma karışır.
- İnsülin kan dolaşımındaki şeker miktarını azaltır.
- Kanda bulunan şeker seviyesi azaldıkça, pankreastan salgılanan insülin miktarı da azalır.

Kan Şekeri Nasıl Yükselir?

Tip 2 şeker hastalarında kan şekeri yüksekliğinin iki nedeni vardır:
1- İnsülin salgısı yetersizliği
2- İnsülin direnci

İnsülin direnci, kanda yeterince insülin olduğu halde etkisini gösterememesidir. İnsülinin vücutta etkili olabilmesi için hücre zarındaki reseptörlere (almaçlara) bağlanarak hücreye girmesi ve etkisini göstermesi gerekir. İnsülin direnci oluştuğunda hücre ortamda bulunan insüline yanıtsız kalır. İnsülinin almaçlara bağlanmasını engelleyen ya da bağlandıktan sonra etkisini azaltan durumlar insülin direncine neden olurlar. Birçok farklı metabolik değişiklik ve rahatsızlık insülin direnci gelişiminde rol oynayabilir.

Hücrelere taşınamayan şeker kanda birikerek hiperglisemi yani kan şekeri yüksekliğine sebep olur. Kanda yüksek oranda dolaşan kan şekeri, kılcal damarlarda, organlarda ve sinirlerde hasara yol açarak diyabetle beraber birçok kronik hastalığa da sebep olur.

Pre-diyabet olarak bilinen gizli şeker, kişinin kan şekeri düzeyinin normalden yüksek, diyabet tanısı için gerekli sınırdan düşük olması olarak tanımlanmaktadır. Normal glukoz düzeyinden Tip 2 diyabete geçiş evresi olan diyabet öncesi bu dönem, bozulmuş açlık glukozu ya da bozulmuş glukoz toleransı olarak da ifade edilmektedir. Araştırmalara göre, pre-diyabetten diyabete ilerleme riski %74 olup çoğu gizli şeker hastalarına 10 yıl sonra Tip 2 diyabet tanısı konmaktadır.

Tip 2 Diyabet Nedenleri ve Risk Faktörleri

Yapılan birçok araştırma sonucunda bu hastalığa genetik ve çevresel faktörlerinin birlikte etki ettiği saptanmıştır. Kalıtımsal faktörler Tip 2 diyabet hastalığına yakalanma olasılığınızı artırıyor olsa da olumsuz yaşam koşulları da bir o kadar etkili olmaktadır.

Tip 2 şeker hastalığına yakalanmanıza neden olabilecek risk faktörleri şunlardır:

- Genetik yatkınlık (Birinci derece yakınında diyabet öyküsü),
- Kalp-damar hastalığı,
- Obezite (Aşırı kilolar),
- Yüksek tansiyon,
- Gebelik diyabeti tanısı,
- 4 kilonun üzerinde doğum,
- Prediyabet (Gizli Şeker),
- Fiziksel aktivite yetersizliği,
- Trigliserid düzeyi 250 mg/dl ve üzerinde ve/veya HDL Kolesterol 35 mg/dl ve altında olması,
- Sağlıksız beslenme,
- Aşırı stres,
- Yaşlılık,
- Polikistik Over Sendromu

Önlenebilir risk faktörleri

- Obezite/fazla kiloluluk,
- Fiziksel aktivite yetersizliği,
- Sağlıksız beslenme (karbonhidrat ve doymuş yağlardan zengin, posadan düşük beslenme).

Sadece yaşam tarzı değişiklikleri (kilo verme, egzersiz ve sağlıklı beslenme) ile önlenebilir risk faktörleri açısından hastalığın ilerlemesi önlenebilir ya da oluşumu geciktirilebilir.

Tip 2 Diyabet Tanısı

Tip 2 Şeker Hastalığı Teşhisi

Diyabet tanısı koymak için üç farklı test kullanılabilmektedir. Genellikle iki farklı test yeterli olsa da, kandaki glikoz son derece yüksekse ya da belirtilerin çoğu mevcutsa tek bir test de yeterli olabilmektedir.

Diyabet tanısı için kullanılan testler;

- Açlık Kan Şekeri,
- Oral Glukoz Tolerans Testi,
- HbA1c (Glikozillenmiş Hemoglobin A1c)
ölçümüdür.

Açlık kan şekeri ve Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) için bir gece boyu süren açlık gereklidir. Açlık kan şekeri için kahvaltı yapmadan önce kan şekeri ölçülür. OGTT’de ise açlık ve glikozdan zengin içecek içildikten sonra 2. saatte tekrar şeker ölçümü yapılır. HbA1C ise üç aylık kan glikoz seviyesinin ortalamasının belirlendiği bir testtir.

Başvuran kişideki belirtiler ve bu test sonuçları doğrultusunda tip 2 diyabet teşhisi konulur.

Doktorunuz tip 2 şeker hastalığı teşhisiniz ile beraber diyabete bağlı gelişen olası diğer organ hasarlarının tespiti için sizin ilgili polikliniklere de yönlendirebilir.

Tip 2 Diyabet Tedavisi

Diyabetli bireyler için sağlıklı yaşamanın 4 altın kuralı vardır:

- Sağlıklı beslenme
- Yeterli ve düzenli fiziksel aktivite
- Tıbbi bakım ve kendi kendine kontrol
- Dengeli ve düzenli sosyal yaşam

Hastalığın en önemli tedavi bileşeni, sağlıklı yaşam tarzının oluşturulmasıdır. Bu nedenle; sağlıklı beslenmek, fiziksel aktivitenin artırılması, ideal vücut ağırlığının korunması, sigaranın bırakılması, alkol tüketiminin sınırlandırılması temeldir. Önemli bir bileşen de ilaç tedavisidir. Bunlar ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlar, insülin ve insülin dışı ilaçlardır. Tedavi, bireye özgü planlanır.

Tedavi bileşenlerinin başarıyla uygulanabilmesi için diyabet eğitimi de gereklidir. Eğitim, diyabetli bireyin bilinçlenmesini sağlar. Diyabet eğitimi alan bireyler diyabet kontrollerini sağlamada daha başarılıdır. Bu nedenle tüm diyabetlilerin diyabet eğitimi alması önerilmektedir. Diyabet eğitimi, sadece diyabetli için değil, aynı zamanda diyabetlinin yakın çevresini de kapsamalıdır.

Tip-2 diyabet tedavisinde obez hastalar için Bariatrik Cerrahi (zayıflama ameliyatı) da önemli bir yere sahiptir. Bariatrik cerrahinin temel amacı sindirim sisteminde değişiklikler yaparak ağırlığın azaltılmasını sağlamaktır. Bariatrik cerrahi işlemi içerisinde mide boyutunu küçültmek, midenin bir kısmını çıkarmak ya da mideyi doğrudan atlayarak geçmek için sindirim sisteminin cerrahi işlemler ile yeniden yönlendirilmesi bulunmaktadır. Bu işlemler sayesinde iştah ve besin tüketimi kısıtlamak amaçlanır ayrıca vücudun insülin kullanma şeklinde de olumlu rol oynar.

Daha önce diyabet tanısı almış hastaların 3 ayda bir olmak üzere yılda 4 kez herhangi bir sağlık sorunu olmasa da aile hekimine veya takipli olduğu Dahiliye veya Endokrinoloji Kliniği’ne başvurması önerilir.

Tip 2 Diyabet Tedavisinde Kullanılan İlaçlar Nelerdir?

Tip 2 diyabette kan şekeri kontrolünü sağlamak amacı ile kullanılan ve ülkemizde mevcut olan ilaçlar etki mekanizmalarına göre aşağıdaki gibidir:

Sulfonilüreler; pankreastan insülin salınımını arttırır ve vücudu insüline daha duyarlı hale getirirler. (Betanorm, Diamicron, Diameprid, Diabinese, Gliben, Glutril, Glucotrol XL, Minidiab, Amaryl bu grup ilaçlara örnek olarak verilebilir)

Biguanidler; insülin mevcudiyetinde hücrelere glikoz (şeker) girişini arttırarak kan şekerini düşürürler, ayrıca bağırsaktan şeker emilimini azaltırlar (metformin). Şişman hastalarda tercih edilirler. Ülkemizde bulunan bu grup ilaçlar arasında Glucophage, Glifor, Gluformin, Glukofen sayılabilir.

Alfa-Glikosidaz inhibitörleri; Ülkemizde Glucobay adıyla bilinen bu grup ilaçlar, bağırsakta karbonhidratların parçalanmasını yavaşlatarak yemek sonrası olan kan şekeri yükselmelerini azaltırlar.
- DPP4 İnhibitorleri
- SGLT2 İnhibitorleri
- Glp 1 benzeri etkili ilaçlar (İnkretin analogları)

Tıp 2 Diyabetin İlaç Dışı Tedavi Seçenekleri

- Endoskopik yöntemler - Metabolik cerrahi yöntemleri

Tip 2 Diyabette Hangi Durumlarda İnsülin Tedavisi Gerekmektedir?

Beslenme planına uyum sağlamasına, egzersiz yapmasına ve aldığı ilaçlara rağmen kan şekeri yüksek seyreden diyabetlilere ve
- Ameliyat olacak hastalara,
- Ameliyat döneminde,
- Gebelik diyabeti tanısı konan kadınlara,
- Ağır bir enfeksiyon geçirirken iyileşmeyen kişilere,
- Ayak yarası olan diyabetlilere,
- Diyabete bağlı komplikasyonların gelişmeye başladığı diyabetlilere

mutlaka insülin tedavisi uygulanmalıdır.

Tip 2 Diyabet Komplikasyonları

Tip 2 Şeker Hastalığının Yarattığı Sorunlar

Yeni ortaya çıkmış diyabet vakalarında organ hasarı mümkün değildir. Fakat geç teşhis edilen veya kan şekerinin yüksekliğinin hasta tarafından önemsenmediği durumlarda önemli hayati organ hasarları ile karşılaşılabilir.

Diyabete Bağlı Uzun Dönemde Gelişen Sorunlar

Diyabetin sebep olmadığı neredeyse hiçbir hastalık yoktur. Hastaların %60’ında kronik komplikasyonlar vardır ve en sık kronik komplikasyon sinir hasarıdır.

Diyabetik Göz Hasarı (Retinopati) Diyabetik göz hasarları diyabetin gidişatı sırasında ortaya çıkabilen; ‘diyabetik göz hasarı’ başta olmak üzere, katarakt, glokom (göz tansiyonu) gibi klinik durumlardır. Günümüzde erişkin kişilerde görülen körlüklerin en önemli nedeni diyabettir. Diyabetlilerde göz tansiyonu denilen glokom ve katarakt diyabetli olmayan insanlara göre daha sıktır ve daha genç yaşlarda görülür.

Diyabete Bağlı Böbrek Hasarı (Nefropati) Günümüzde böbrek yetersizliğinin en sık nedeni diyabettir. Böbrekler sağlıklı koşullarda protein kaçağına izin vermezken, diyabetin seyrinde kılcal damar bozukluğuna bağlı olarak protein kaybetmeye başlayabilir. Bu durum ‘diyabetik sinir hasarı’ olarak isimlendirilir.

Böbrek hasarının en erken belirtisi olarak bu diyabetlilerin idrarlarında albümin atılımı artar.

Diyabetik Sinir Hasarı (Nöropati) Diyabetik sinir hasarı nöronları besleyen küçük damarların hasarına bağlı motor, duyusal ya da otonom sinir liflerinin tutulduğu bir komplikasyondur. Tutulan sinir dokusunun işlevine bağlı olarak tiplere ayrılır.

Diyabetik Ayak (Diyabete Bağlı Ayak Yaraları) Diyabet sonucunda veya diyabetin neden olduğu herhangi bir komplikasyon sonucunda ayak sağlığının bozulmasına ‘diyabetik ayak’ denilmektedir. Bu sorunlar ayakta hem iyileşmeyen ülserlere (yaralara) hem de yapısal kemik ve eklem bozukluklarına yol açabilmektedir. Diyabetin uzun dönem sağlık sorunları sinir hasarı, damar hastalığı, ayak travmaları ve infeksiyonlar ülserlerin başlıca nedenleridir.

Diyabete Bağlı Kalp-Damar Hastalıkları Bu grupta kalp ve damar hastalıkları, beyin damar hastalıkları ve periferik damar hastalıkları bulunmaktadır. Bu hastalıklar tip 2 diyabetli bireylerde en önemli ölüm nedenleridir. Ancak, tedavisinin gereklerine uyan diyabetliler her üç klinik durumdan da kendilerini koruyabilirler.

Tip 2 Diyabete Bağlı Ani Olarak Ortaya Çıkan Sağlık Sorunları

Ani olarak ortaya çıkan sorunlar, kan şekeri yüksekliği (hiperglisemi) ve kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) olmak üzere, temelde iki büyük gruba ayrılır.

Hiperglisemi, kan şekeri düzeyinin normalden yüksek olmasıdır. Hiperglisemi, Diyabetik Ketoasidoz (DKA) ve Hiperglisemik Hiperozmolar Durum (HHD) gibi ani gelişen sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.

Hipoglisemi, kan şekeri seviyesinin 70 mg/dl’nin altına düşmesi durumudur. Kan şekeri düşüklüğü ani ölümlere neden olabilir. Dikkat ve bellek değişiklikleri gibi bilişsel işlev bozukluklarına, kalpte ileti bozukluklarına, kalp krizi, inme gibi ciddi ve ölümle sonuçlanabilecek sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu özellikleri nedeniyle kan şekeri düşüklüğünün, hiperglisemiye göre daha hızlı tedavi edilmesi gereklidir.

Kan Şekeri Düşüklüğü Belirtileri: - Hafif Derecede Kan Şekeri Düşüklüğü Belirtileri
Açlık hissi,
Titreme,
Soğuk ve nemli cilt,
Terleme,
Dudakta ve dilde solukluk,
Çarpıntı,
Huzursuzluk
- Orta Derecede Kan Şekeri Düşüklüğü Belirtileri
Baş ağrısı,
Halsizlik,
Karın ağrısı,
Bulanık görme,
Uyuşukluk,
Konuşma zorluğu,
Nabız sayısında artış,
Sinirlilik,
Solukluk,
Terleme,
Dikkat bozukluğu,
Bellek bozukluğu
- Ağır Derecede Kan Şekeri Düşüklüğü Belirtileri:
Şuur bulanıklığı/kaybı,
Kasılmalar,
Koma

**Kaynak: https://kadikoyhastanesi.com/